İzmit, konumu itibariyle yüzyıllar boyunca önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Bu yüzyıllar içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, dolayısıyla da içerisinde farklı medeniyetlerden birçok eser barındırmaktadır. Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinin yanı sıra Osmanlı Dönemine ait de birçok eser vardır.
İzmit aynı zamanda I. derece tehlikeli deprem bölgesi olması nedeniyle yüzyıllar boyunca eserler harap olmuştur. Bu nedenle günümüze sağlam olarak ulaşan eser sınırlı sayıdadır. Bunların en güzel örneklerinden biri olan Abdülaziz Av Köşkü (Kasr-ı Humayun)’nden bahsetmek istiyorum.
Saray, İzmit ilçesi, Hürriyet Caddesi, Kemalpaşa Mahallesi’nde Vali Konağı arkası, saat kulesinin yanında bulunmaktadır. Sarayın bulunduğu yerde daha önce Evliya Çelebi, IV. Murad tarafından yaptırılmış bir kagir binadan, bağ ve bahçeli büyük bir saray olduğundan bahseder. Fakat günümüze bu mimariden kalıntı dahi kalmamıştır. İzmit’in aşağı yamaçlarında,sahile bakan bir mevkiide kurulmuş olan sarayın avluya açılan saltanat kapısı üzerinde yer alan kitabesi 1862 yılına işaret etmektedir. 1967 yılında müzeye çevrilen saray, 1992 yılında restore edilmiştir. 1999 Gölcük depreminde büyük hasara uğrayan yapı 2005 yılında restore edilerek,2007’de tekrar kapılarını müze olarak açmıştır.
Yapının mimarı kesin olmamakla birlikte Garabet Balyan olarak kabul görmektedir. Duvarlarla çevrili bahçe içerisinde yer alan Av Köşkü iki tane pavyondan oluşan yapı kompleksidir. Paşalar ve Tavla Dairesi olarak adlandırılan yapılardan Tavla Dairesi yıktırılarak yerine şimdiki Vali Konağı yaptırılmıştır. Yıktırılmış olmasının nedenini 1999 depreminde kullanılmayacak duruma gelmiş olabileceğine bağlıyorum. Köşkün avlusuna görkemli bir portalden girilmektedir. Avlunun ortasında yer alan saray, eklektik üslupta iki katlı olarak inşa edilmiştir. Yapının güney ve kuzey cephesi oldukça hareketlidir. Yapının güney cephesi diğer cephelerden farklı olarak ortada çıkıntı yapmaktadır. Güney cephenin ortasında yer alan giriş kısmına çift yönlü merdivenlerle ulaşılır. Üstte ve alta silmeyle sınırlanan basık kemerli giriş kapısının iki yanında çarkıfelek tarzında motifler bulunmaktadır. Kapının iki yanında dikdörtgen açıklıklı birer pencere düzenlenmiştir. Üst kat pencere alınlığı süslemeli ve iki yanında rozetler bulunmaktadır. Çıkıntı yapan kısmın iki yanında yuvarlak kemerli ikişer pencere bulunmaktadır. Birinci katta, ortada geniş ve yüksek yuvarlak kemerli pencerenin iki yanında dikdörtgen açıklıklı birer pencere gözlenmektedir. Ortadaki yuvarlak kemerin hemen üstünde Barok üsluplu madalyonun içerisine tuğra kazınmıştır. Altta ve üstte silmelerle sınırlandırılan kemer kavisinin iki yanında oluşan boşluklar bitkisel motifli rozetlerle doldurulmuştur. Yanlarda korint başlıklı iki plastrın sınırladığı ikiye bölünmüş basık kemerli pencereler, alttakilerle aynı hizadadır. Bu pencerelerin kemerlerinde de barok karakterli bezeme hakimdir. Bu katın tüm köşelerinde iki adet korint başlıklı plastırlar dikkati çeker.
Dış cephesiyle kendini içine çeken bu yapının dışı kadar içi de dikkat çekicidir. Kapısından girdiğiniz anda tavan resimleri sizi kendine çeker. İşte bu tavan resimleri de Fransız Ressam Sasson’un elinden çıkmıştır. Sıva üzerine yağlı boya ile yapılar tavan resimleri her oda da farklılık göstermektedir. Genellikle çiçek buketleri, naturtmortlar içeren sahneler dikkati çeker. BunlarıIMG_6899n dışında hayvan tasvirli manzaralar, Türk bayrağı, kum saati gibi motifler bulunmaktadır. Ayrıca gücü sembolize eden savaş aletleri, dengeyi temsil eden terazi ve Abdülaziz’in müziğe olan tutkusuna bağlı olarak müzik aletleri izlenebilmektedir. Abdülaziz’in yatak odasının içerisinde bulunan günümüz tabiriyle ebeveyn banyosu tamamiyle barok özellikler gösterir. Küvetinde, çeşmelerinde barok sanatında en çok kullanılan istiridye kabuğu tasviri yer alır. Tavan sistemi Türk hamamlarına benzer. Banyoyu gördüğünüzde evinize de böyle bir banyo yaptırmak isteyeceğinize eminim. Üst kata çıkan çift taraflı merdivenlerin altında diğerlerinden çok farklı olan ve lülenin hemen üzerinde yer alan aslan başlı balık figürü bulunur. Oldukça ilginç olan bi figür muhtemelen başka bir yerden getirilmiş. Bilindiği gibi Singapur’un bir miti vardır. Aslan başı gücü simgeler, balık çok çıktığı için de balık birleşir olur sana aslan başlı balık işte böyle bir kahramanı vardır Singapur’un. Çeşmedeki bu figür onların ki kadar naturalist değildir tabii. Ama belki de aynı şeyi simgeler. Kim bilir?
Bir gün olur da İzmit’e yolunuz düşerse bu güzel sarayı gezmeden şehri terk etmeyin derim.