Nesne / kitap özellikli kültürel mirasımızın bulunduğu, müze, kütüphane ve arşiv yapılarındaki eserlere olumsuz etki eden pek çok risk faktörü bulunmaktadır. Bu risk faktörlerinin bertaraf edilmesinde ya da etkilerinin en aza indirilmesinde “önleyici koruma”nın önemi tartışılmazdır. Müze, kütüphane ve arşiv binaları için alınabilecek önleyici koruma tedbirleri aşağıdaki başlıklarda değerlendirilmelidir:
İklimsel koşullar: Sıcaklık, nem, ışık vb. risk faktörlerinin objeler için en uygun standartlara getirilmesidir. Organik objeler için envantere dahil edilmeden önce koşullara uyum sağlanmalı, inorganik objeler için ise gelecekte meydana gelebilecek korozyonun önlenmesine yönelik düşük bağıl nem koşullarının sağlanmalıdır.
Kirlilik: Yapıda gaz ve partikül kaynaklı kirliliğe karşı önlemler alınmalıdır. Sergileme vitrinleri ve depolama kutuları aşındırıcı gazlar salgılayabilir, objeler üzerinde bulunan tozlar higroskopik ve kimyasal olarak aktif hale gelip nemi absorbe edebilir bu da objenin korozyonuna, leke yapmasına ve değişik formlardaki hasara neden olabilir.
Uygun depolama ve bakım: Zayıf desteklerle sergileme, hatalı depolama ve hatalı taşıma, kaza sonucu objelerin hasarı önlenmelidir.
Güvenlik: Barış ve özellikle savaş zamanlarına yönelik güvenlik planlaması (terör, hırsızlık, yağma vb. riskler için) objelerin emniyeti açısından önemlidir.
Afet planlaması: Olası afetlere karşı afet risk planlaması, objelerin doğal ve insan kaynaklı afetlere karşı risklerin en aza indirilmesini sağlayacaktır.
Bu makalemizde değerlendirilecek risk faktörlerden biri olan hava kirleticilerinin tespiti de risk analizinde önemli bir temel teşkil etmektedir. Hava kirleticilerinin varlığına yönelik yapılacak iç ortam ölçümleri (ambient monitoring), periyodik olarak tekrarlanarak ortamdaki hava kirletici konsantrasyonları elde edilmelidir. Zira dış ortamda bulunan endüstriyel ve ikamet amaçlı kullanılan alanlardan kaynaklı yakıt emisyonları ile trafik kaynaklı yakıt emisyonları doğal olarak iç ortamlara da etki etmektedir. İç ortamlarda sergileme, depolama gibi farklı fonksiyonlarda bulunan nesne/kitaplar da bu kirleticilerden etkilenerek bozulma sürecine girmektedirler.
Hava kirleticilerinin izlenmesine yönelik olarak daha önce pek çok Avrupa Birliği projesinde yürütücülük yapmış Sayın Dr.Elin Dahlin ile bu konularda çalışmak istediğimi görüşmüş kendisi de yeni bir AB Projesi olduğunda beni de davet edeceğini söylemişti. Daha sonra proje koordinatörü Sayın Dr.Terje Grontoft dan projeye kabul edildiğime dair aldığım bir mailde “Son kullanıcı Danışmanı” olduğum belirtildi. MEMORI Projesi (Ölçme, Taşınabilir Kültür Varlıklarına İlişkin Kirletici Etkisini Azaltma ve Etki Değerlendirmesi. Pazar Transferi için Yenilikçi Araştırma – Measurement, Effect Assessment and Mitigation of Pollutant Impact on Movable Cultural Assets. Innovative Research for Market Transfer) 1.11.2010 yılında başlayıp 31.10.2013 tarihinde 36 aylık periyoda tamamlanmış 2.499.768 € bütçeli bir projedir (AB Sözleşme No:265132). http://www.memori-project.eu/
2 sene süren bu önemli projede; Norveç Hava Araştırmaları Enstitüsü (NILU) ve Almanya Fraunhofer Enstitüsü hava kirleticilerinin maruziyeti ve bunun tespitine yönelik ortaklaşa bir prototip geliştirmişlerdir. Proje kapsamında pek çok çalıştay düzenlenmiş, akademisyenler ve proje geliştiricileri sürekli istişare halinde daha iyi sonuçların nasıl alınabileceği noktasında tartışmışlardır. İç ortamlara konulan örnekleyicilerin kirleticilere maruz kalmasının ardından analiz amaçlı Norveç’teki Enstitüye gönderilmesine dayanan sistemin amacı, örnekleyicilerin başka ülkelere gönderilmesine gerek kalmadan ara bir okuyucu vasıtasıyla direkt kişisel bilgisayarlardan bir yazılım vasıtasıyla elde edilmesine olanak sağlamaktır.
Örnekleyiciler, Beylerbeyi Sarayı, Vakıflar Genel Müdürlüğü Türk İnşaat Ve Sanat Eserleri Müzesi Depolama Alanları Örneği, Vakıflar Genel Müdürlüğü Hat Eserleri Müzesine konularak risk analiz çalışmaları tamamlanmıştır.
Ben bu noktada genç restoratör ve konservatörlerden ülkemizdeki ve yurtdışındaki bilim adamları, araştırmacılar ve meslektaşlarıyla sürekli iletişim halinde olmalarını, en son bilimsel gelişmeleri takip ederek sorumlu oldukları sahalara bu bilgi birikimini aktarmalarını bekliyorum. İnanıyorum ki yakın bir gelecekte, koruma bilincinin çok daha iyi anlaşıldığını ve gelecek nesillere daha sağlıklı kültürel mirasın erişebildiğini görebileceğiz. Bunu birlikte başaracağız…
Esen kalın
Dr.Alpaslan Hamdi KUZUCUOĞLU